Dünkü yazımda Alikahya’ da gözlerimin yaşardığından bahsetmiştim. Duyduğum gurur ya da sevinçten değil, sinirden!
Nasıl sinirlenmeyeyim ki?
Bunca yıldır haksız yere ihraç edilmiş bir tıp hekiminin babasının rahatsızlanmasına sebep olanlar hala o günleri unuttuğumu zannediyorlar!
Ya da birilerinin baskılarından çekindiklerini düşündüğüm İçin kendilerinden rahatsız olduğuma inanıyorlar.
Meselenin özü doğruya yıllardır içlerinden doğru derken ağzını açıp diyememeleri!
Senelerdir üzerimize ahlak fukarası cemaat yapılanmalarıyla ayakta durmaya çalışanların yaptığı haksızlıklara seslerinin çıkamamış olması. Bugün Ersoy hoca ne yazıp bizi anacak düşünce yapısında olmaları!
Yapıyorlarken hareketlerinin nereye vardığını düşünmeyenler bugün yaptıkları hareketleri herkesin duyup, öğrenebileceğini daha net biliyor olsa gerek ki daha dikkatli davranıyor. Bu da benim çok hem de epey çok hoşuma giden bir durum, bir devlet yöneticisinin daha fazla hareketlerine dikkat etmesi, yani devletimizi daha iyi temsil etmesi konusunda az ya da çok katkımın olduğunu bilmek inanın iyi geliyor bana.
Dünün vali yardımcısı Ahmet Set, Beyazıt Tanç emekli olunca ben devlet için yaptıklarını unutmuyorum. Yıllarca devlete hizmet etmiş bu insanları elbette eleştirme hakkına sahibim, dün bana koruma çalıştığım bir şoför arkadaşla ilgili yazdığım dilekçede verdiği cevabı beğenmeme, o şoförü koruyamadığına inanmama hakkına sahibim. Hasan Aydınlık, Nevzat Doğan’la birlikte çıkan haberlerinin yanında Ekrem İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde kendisi ile çelenk koyma tartışmalarını YouTube’da izlerken kendisini yanlı bir görev anlayışına sahip olduğunu ya da baskı yediğini düşünme hakkına sahibim. Bu düşüncemi paylaşma hakkına sahibim. Bir yakınını tanıyor olmam devlette yaptığı görevleri incelendiğinde beğenmeme hakkına, bu düşüncemi halka açıklama hakkına sahibim. Beyazıt Tanç’la bir kere görüştüm, son derece mütevazı karşıladı odasında, hatta Şenol adlı müdürle bile istersem yüzleştirmeyi teklif etti, kabul etmedim. Derince Kaymakamı Akın Yılmaz benim çalıştığım aynı binadaki kuruma polisleri çağırmış, neymiş ben bayan müdüre ye saldırmışım da, polisler, ben, Vanda Şirin, Münevver Gonca Set, herkes aynı odada. Polise soruyorum sizin beni bu odadan ne gerekçeyle çıkarmak istiyorsunuz?
Polis Vanda adlı insanlıktan nasibimi almadığımı ve saldırdığımı söylüyor, ben hepsinin önünde polis müdürüne bunun yalan olduğunu söylüyorum, sorun bakalım bu Vanda adlı kişi bu saldırıyla ilgili yazılı bir beyanda bulunabilir mi, soruyorlar, verdiği cevap HAYIR!
Vanda adlı kişi Toplum sağlığı başkanı olarak görev yapıyor, yaptırılıyor öncesinde Sağlık Bakanlığının Toplum Sağlığı Birimlerini Halk Sağlığına bağladığı, bu birimlerin kaba tabirle kaldırıldığı, artık İlçe Sağlık Müdürlüklerinin ilçelerdeki yetkili olduğunu bildirir genelgeye rağmen bu kişi ısrarla bu görevde tutuluyor. Daha acısı önündeki antette Toplum Sağlığı Başkanı değil İlçe Sağlık Müdürlüğü antetli metal var, soruyorum polislerin o kadar insanın önünde, çıt yok, odadakilerden Münevver Gonca Set Derince İlçe Sağlık Müdürü olmasına rağmen şikayetçi olmuyor, diyemiyor sen nasıl bu antetli kullanıyorsun. Niye diyemiyor? Böyle biri bugün Başiskele İlçe Sağlık Müdürlüğünde, yıllardır saygı duyduğum bu şahsa son altı aydır maalesef zerre kadar güvenim kalmadı.
Görevini en iyi şekilde yapması için astı olarak çalıştığım dönemden 5 6 ay öncesine kadar bir kere kötü sözüm olmayan bu müdüre hanımın bana dediği söz ne, “Ersoy bey ben sizi savcılığa şikâyet edeceğim?” Sebep ne dersiniz? Ben kendisini takip ediyormuşum, eee dedim, kaza yapmasına sebep veriyormuşum!
Onca yıl birlikte görev yaparken ne kendisini ne başka bir görev arkadaşımı ezdirmemiş biri olarak inanın hala bu sözler canımı sıkıyor ziyadesiyle!
Neyse konudan kopmayayım, şu polislerle dolu odadan çıktım kendi isteğimle, aradım dönemin sağlıktan sorumlu vali yardımcısını, hiç unutmuyorum günlerden Cuma, saat dört sırları. Sayın vali yardımcısı ben Derince İlçe Sağlık Müdürlüğünde çalışan bir hekimim, bu ilçenin kaymakamından da, kurum amirlerinin önünde olan olaydan bahsediyorum, adam demez mi ben yeni göreve başladım.
Dedim kendi kendime ya sabır, önümdeki bilgisayarı açtım baktım Beyazıt Tanç’ ın Kocaeli’deki göreve başlaması 2 ay önceye tekabül ediyor, neyse ben anlatıyorum hala diyor ki ben yeni başladım göreve!
Dedim sayın vali yardımcısı siz göreve başlayalı 2 ay olmuş, velev ki bugün görevinize başlamış olun, ben size meramımı anlatmaya çalışıyorum, çalıştığım kuruma polisler gelip beni çıkarmaya çalışıyor, kaymakamdan şikâyetçiyim uzun zamandır, Vanda denen kişiden şikâyetçiyim, müdürüm Münevver Gonca Set ağzını açamıyor, ben size derdimi anlatıyorum, siz bana yeni başladım göreve diyorsunuz, ben konuyu Ankara’ya kadar iletirim diyorum Beyazıt Tanç’ a, sinir 1500, kafandan duman çıkıyor, adam yani Beyazıt efendi demez mi benim konuyu Ankara dâhil birçok merciye ileteceğimi söylemem üzerine, tabii hay hay nasıl isterseniz tarzında bir cevap!
Yemin ederim bütün hafta sonu sinirden uyuyamadım. Adamlara bak, nasıl bir zihniyete sahiplerde benim gibi devletine sadık bir devlet memuruna herkesin içinde bu tutumu yapacaklar, devletin valisi de Hüseyin Aksoy!
(Şu anda gazetedeyim çok acı bir haber aldım, inanın o gün yaşadıklarım bu duyduğum haberin yanında gerçekten yüreğimi sıkıştırıyor, asıl acıyı bu haberler veriyor yüreğime senelerdir, lanet olsun görevini adam gibi yapmayıp astlarını düşünmeyenlere !)
Pazartesi olmuş, 15 paket sigara içmişimdir herhalde o ana kadar, gittim Yahyakaptan’ da bir kırtasiyeye girdim 10 karton bir yazı kalemi aldım, arabamın her tarafına yazdığım kartonları yapıştırdım, bir baktım müdüre beni arıyor, iyi niyetli insan evladı olanı diyorum, tersledim kapattım telefonu. Hemen valiliğin önüne gittim aracı kapanın önüne götürdüm, meğer içerde il protokolü ve kentin önde gelen birçok siyasi parti temsilcisi, STK’sı varmış!
Hani şu ulusal basına düşen eylem!
Halka Valiliğin verdiği bilgi iki cümle, döner sermayeyi protesto etti ki bu konuyla ilgili tek cümle yoktu!
Bir de yalnız Allah’tan korkarım diye yazdığım cümleyi söylemişler sağ olsunlar!
Ben bu olaylarda bir tane dava açmamışım, aklımın ucundan bile geçmemiş çünkü kişisel olarak bir tutumum olmadı, tek derdim devlet kalkınsın, memur arkadaşlarımın kimse üstüne gelemeyeceğini anlasın, şu makamın bu makamın sahibiyim diye kimse benim karşımda haddini aşamayacağını bilsin istedim!
O dönemin bürokratlarını bugün bile anmamın sebebi ise kimse yapıp yapıp, emekli olsa dahi bu konuların unutulacağını düşünmesin meselesi ve bakın herkes işini layıkıyla yapsın demektir.
Bu bahsettiklerimden döneminden bir tek ben kalmış olacağım Derince İlçe sağlık müdürlüğündeki görevine başladığımda. Vanda dene şahıs Pandemi sürecinde müdürlükten alındı, kaymakam Akın Yılmaz o dönemde İçişleri Bakanlığının geçici görevlendirmesiyle Sivas’a gitti, Münevver Gonca hanım halen başka bir ilçede müdür, bakalım daha kaç zaman daha müdürlük yapacak zaman gösterecektir!
Bu kadar şeyi başıma gelenleri anlatmak İçin değil, yıllarca düzenli bir kurum olan Derince İlçe Sağlık Müdürlüğüne devlete atananı iki ay olmuş bir hekim olan, vekil memur Vanda Şirin’e müdür olarak atanmasının, başarısız bir kaymakam olan Akın Yılmaz gibi birinin işleri ne hale soktuğunu belirtmek için yazıyorum.
Dönemin valisine kaç kere dilekçe yazdığımı hatırlamıyorum inanın. Ancak benim babamı tehdit edecek seviyeye gelen olaylar zincirinden sonra bir idareci hariç Hüseyin, Şenol, Akın kimseyi ayırt etmemiştim. O kişi benim müdürüm olan Münevver hanımdı, hepimiz için zor bir dönemdi! Artık değil çok şükür.
Şimdi geleyim devlet kurumlarındaki disiplin ve denetim anlayışına!
Son yıllarda devletimizin içinde çok sayıda cemaatin olduğu bilinen bir gerçek!
Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletinde rahatça atamıza, ecdadımıza hakaret etme cüretini bulan bu hadsiz gurupların bir kısmı maşallah devletimizden, milletimizin verdiği vergilerden nemalanırken nemalandırılırken hiç yüzlerinin kızardığı görülmez, çünkü bu guruplar gizliliği tercih ederler!
Nedense artık! Bir de yıllardır anlatıyorum la bırakın bu cahil küheylan gibi davranışları, Devletimiz sizin aldığınız nefesi bilir diye, badem bıyıklarının altından düne kadar pis pis sırıtırlarken bizim meşhur Melih gibi inanın bugün benim yüzümü görmeden daha adımı duyduklarında biyokimya değerlere yansımalarının duyumları, bilgileri gelmekte.
Bu cemaatçiler kendi özel okullarında disiplin, denetime ne kadar önem veriyorlar birçoğumuz biliyordur.
Cemaatçiler PARAYI çok sever, vergi vermeyi, dürüstlüğü pek sevmezler. Ona buna çamur atmayı severler, yok Amerikancı yok Rusçu yok orası açık yok ateist ama kendilerinin halk tarafından “YEŞİL SERMAYE” olarak anıldığını unuturlar, malum bahse konu yeşil bezelyenin ya da fasulyenin yeşili değildir!
Cemaatçiler devletin içine belli bir algoritmayla sızarlar. Özellikle personel yönetimi, insan kaynakları, mali işler, istihbarat birimlerine sızmak onlar için bir aşk hikâyesidir.
Hatta bu aşk hikâyesinin daha da bo… çıkarıp katalog evliliklerle aşklarını perçinleme yoluna gittikleri, özellikle bazı kurumlarda bu şekilde nüfuz oluşturdukları bilinmektedir. Adalet, sağlık, milli eğitim gibi bazı bakanlıklara bu hususta dikkat edilmesi gerekliliğine inanırım.
Devletimiz için çalışırken denetimin, disiplinin üzerinde yıllardır duran biri olarak yoluma taş koyanlar çoğunlukla cemaatçiler olmuştur.
Özellikle Kocaeli’de BÜROKRASİ içindeki dünün cemaatçilerini destekleyen siyasi yapıya girilmemiştir, bugün değilse bile yarın bir gün girilmeyeceğinin garantisi yoktur. Özellikle FETÖ’nün siyasetteki ve bürokrasi ayağına Kocaeli’de girilemediğini düşünmemin sebeplerinden biri muhalefetin çekingenliğidir!
Ben bir tarafımı yırtarcasına bu FETÖ’nün Kocaeli’deki yapılanmasını araştırırken başıma gelenler ne kadar normal?
Cumhurbaşkanımızı desteklerken Seddar Bey bunu bence görmüşken, sağlıktaki dünün Kosadercileri, Laledercileri nin yüzündeki korkuyu, bıyık altından gülüşlerini, hissiyatlarını çok iyi görürüm.
Kendilerine bir tavsiyem var, bol bol benim gibi devletimizin sevdiği ve devletini seven çocuklara rasgelmeleri :)
Hal böyle olunca cemaatlerin sızdığı, etkilediği kurumlarda ben yaptıkları ve yedikleri nanelerin ortaya çıkmaması için denetime ve disipline önem vermediklerini, hizmet içi eğitimlere, çalışanların hukuki bilgilerinin artmasına değil aksine azalması için sinsirella gibi davrandıklarına inanıyorum.
Şimdi ben sık sık rüyalar gören biriyim, desem ki geçenlerde AKP İl Başkanı Mehmet Ellibeş covid-19 olmuş, İzmit Kaymakamlığında ya da İzmit İlçe Müdürü Nazif müdürle görüşürken fenalaşmış, ambulans gelmiş Mehmet beyi arka kabine koyduktan sonra sağlıkçıların hepsi şoförün yanına oturmuş, hastaneye gidiyorlar!
Mehmet Bey ambulansın arka kabininde tek başına, durumu daha ağırlaşıp sesleniyor duyan yok!
En sonunda cep telefonunu çıkarıp durumunu anlatan bir videoyu çekerken hayatını kaybediyor, ambulans hastaneye geliyor, görevliler arka kabinin kapısını açıyor bir de ne görsünler, Mehmet efendi hakkın rahmetine kavuşmuş, eli sedyeden sarkmış cep telefonu yerde! Davalar açılmış, ulusal medya rezilliği anlatıyor, savcı telefondaki videoyu izlerken sinir krizi geçiyor, başsavcının dili tutulmuş, Ankara AKP Genel Merkezi karışmış, Şahin Talus ‘u arıyorlar ve ne sözler işitiyor!
Rüya tabi, kimse böyle bir tutumu hak etmez, ya bu gerçek olsa, ben o vakit görürüm Yüksel beyi, 112 Başkanı Arzu Aşı yardımcısı Orhan Ahi’yi! Öyle bir şey olsa ne diyecekler bu yetkililer başhekim Cihat beyin suçu, AÇM’nin suçu mu?
Arzu hanım dün sağ olsun kuruma dönüşüme sevindiğini , inşallah beni başhekim olarak görmek istediğini söyledi, yani benim yazdıklarımdan mütevelli, sadece başhekim kısmında yanlış anlama olmuş, ben bu kuruma başhekim yardımcısı olarak döneceğimi ve sadece 6 ay bu görevde durmayı planladığımı söyledim. Yani 6 ay bir gün 6 ay bir hafta değil.
Sadece 6 aylığına bu göreve gelmeyi hedeflediğimi başta ilimiz AKP Kocaeli Teşkilatı, İl Başkanı Mehmet Ellibeş, Şahin Talus ve AKP Milletvekilleriyle( Fikri Işık hariç, ondan yerli araç ve havaya uçtuğu iddia edilen 47 milyon Euro ile ilgili açıklama yapmasını beklerim) paylaşmak istedim.
Devletimiz ve milletimiz için çalışırken, gazetecilik görevimin sonuna geldiğim şu günlerde kimseye haksızlık yapmadığımı, sadece Allah’a güvenen biri olarak, Kocaeli Valisine bir kez daha yaşadıklarımı tahmin bile edemeyeceğini ancak kendisine özellikle borçlu olduğum konular olduğunu, teşekkür etmek istediğimi bildiririm. Düğünüm yakındır diye düşünüyorum, kendisi onur konuğum olacak mı hep beraber göreceğiz. Sağ olsun var olsun, Seddar bey gibi devlet adamlarına hep saygım oldu. Belki Beyazıt Tanç ya da Ahmet Derviş efendinin görev anlayışlarını beğenmediğim noktalar olmuş olsa da kendilerine bir saygısızlığım olmamış olup, herkesi eleştirebileceğimi, istediğim kuruma gidip istediğimle görüşebileceğimi başta Akın Yılmaz, Dursun Balaban, Pınar Özkır, Hüseyin Aksoy, Şenol Ergüney, Atilla Kantay, Sadettin Hülagü, Gonca Set, Ali Ada gibilere bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum.
Yorum yazarak Kocaeli Halk Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Halk Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Halk Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Halk Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Halk Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Halk Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Halk Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Halk Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.