Zeki Canşi sen ‘TÜRK MİLLETİ’ ne demek öğrenememişsin daha!

Kocaeli basınında zerre kadar saygı duymadığım  kalemler var. Özellikle iktidar partisine, muhalefete ya da siyasete  yakın görünmekte sakınca görmeyen basın yayın emekçileri bir hayli son dönemlerde artıyor.

Gazetecilik doğru haber vermektir. Siyasi görüşlerini aktarma merci ya da siyasetin halk yararına yapılıyor gibi gösterilip, yanlışların konuşulmadığı, yanlışlık abidesi gibi davranmaktan çekinmeyenlerin pohpohlandığı bir arena olmamalıdır.

Basın halka doğru bilgi vermek için vardır, asli görevi budur. Kalemini onun bunun çıkarı için değil, bizzat milletinin, devletinin, vatandaşının çıkarı için oynatmalıdır. Evet böyle biri vardı, Güngör Arslan. Görevi başında şehit edildi, Kocaeli basının durumunu hep birlikte gördük. Kaç kişi ne yazdı, kendi meslektaşları için ne kadar neyi savundu tüm Kocaeli gördü.

Uzun zamandır Kocaeli basınının içinde bulunduğu hali beğenmeyen, bu sebeple tıp mesleğini özel bir hastanede devam ettirebilecekken bunun yerine Kocaeli’de biz İzmit Çocuklarının yaşadığı sıkıntıların kaynağını kurutmaya çalıştığımı, bu olaylar neticesinde gazetecilik mesleğini icra ettiğimi dost, düşman, tanıdık, tanımadık geri bildirimlerinden anlıyorum.

İdealistimdir, yaptığım işi en iyi şekilde yapmaya çalışırım, başarırım ya da başaramam ama bu doğrultudan ödün vermem. Diğer gazeteci arkadaşlar gibi okullu değilim, yani gazetecilik okulu okumadım, o sebeple biraz farklı bir duruşum olduğu seziliyordur. 

Kocaeli’de yaşanan birçok sorunun ardında liyakatsiz yöneticiler kadar onları destekleyen siyasi zihniyetler ve uzantıları olduğunu sık sık yineliyorum.

Kocaeli basınına  siyasetin inanılmaz bir ilgisi var. Nasıl olmasın, bütün basın emekçileri her gün onlarca olumsuz olayı yazarken, yazılanlardan herkes etkileniyor ister istemez.

Seçim dönemlerinde gazetelerden bir ikisine gittim, tavırlarını görünce kentte nasıl bir basın anlayışının hakim  olduğunu, milletimize ne katkıları olabileceklerini az çok kestirdim.

Kader beni bugünlere getirdi ve ben yine işimi en iyi şekilde yaparken niye doktorluk yapmadığımı birçok kişi merak ediyor, soruyor.

Arkadaşlar ben doktorluk mesleğini yaparken birçok meslektaşımın, sağlık çalışanın, milletin hakkını savunduğum için, Fetö dahil devlet içinde yer alan cemaatçilerin usulsüzlüklerine göz yummadığım için , gece gündüz milletvekilleri dahil herkese fazla fazla sözlerimi söylediğim için bu noktalara geldim.

Gördüm ki doktorlukta biz daha kendi haklılığımızı ispat edemiyoruz. Kendi arkadaşlarım bile korkutulmuş, ağzını açamaz hala gelmiş. Bende dedim bu duruma bir çomak sokayım, sokayım ki dönen tekerleğin çarkları bir daha benim değerlerime saygı göstersin. Takip eden birçokları az çok gelinen hal itibari ile kimin nasıl ne duruşa geçtiğini az çok anlıyordur.

Neyse basın diyorduk! Bu kentte bazı basın mensuplarından hazzetmediğimi söylemiştim önceki yazılarımda. Bu kişilerin yazıları ile Kocaeli’nin geriye gidişini engellemeye olumlu bir katkıları olmadığına inandığım İçin hazzetmiyorum. Yoksa hiçbiriyle bugüne kadar ne tek kelime konuşmuşluğum, ne selamlaştığımız vardır, ne de olur!

Dün yerel gazeteleri tarıyorken başlıkta adı geçen zatın köşe yazısında aktardıkları dikkatimi çekti. Kralla on vahşi köpeğini anlattığı yazısını öyle bir yere bağlamış ki, hayretler içerisinde kaldım. Bağladığı yeri sizlerle paylaşayım:

“ Sonuç:  Ak Parti Hükümeti 20 yıla yakın bu Vatanın kalkınması, gelişmesi, Milletin daha müreffeh bir hayata kavuşması İçin binlerce proje ve başarıya imza atmasına karşı birçoğu kendi iradesi dışında uluslararası, küresel düzeyde gerçekleşen pandemi, savaş, petrol, dolar doğalgaz vb. nedenlerle oluşan ekonomik kriz nedeniyle bu güzel vatanımızın bazı cahil, gafil, nankör, vefasız insanları yapılan bütün hizmet ve icraatları unutmuş vaziyette...

Allah milletimize basiret ve feraset nasip eylesin...!!!”

Zeki Canşi yaşça  büyük olabilir, lakin bu yazıdaki benzetmelerini ve sonuca bağladığı yere bakınca  bazı diye bahsettiği sıfatların en büyüğünü en başta hakedenlerden biri olarak kendisini gördüğümü söylemeden geçmek istemedim.

Zeki efendi kimse AKP iktidarını desteklemiyor diye sen ya da senin gibi düşünenlerin onlara böyle sözler söylemeye hakkı olmadığını nedenleriyle belirtmek isterim bir iki cümleyle. Aç kulaklarını can kulağıyla dinle ki belki bir özür dilemek istersin bazılarından!

Türk Milleti vergisini verir, çalışır, didinir, birçok kalemde en pahalı ürünleri alması AKP iktidarının son dönemecinde olması ya da dünya konjektürüyle ilgili değil başarısız politikalarla ilgilidir. 

Yerli tohumdan uzaklaşma, Refik Saydam Hıfzı Sıhha Enstitüsünün yıllarca çalışan aşı birimini kapatma, cemaatçileri ve siyasi yandaşları haksız hukuksuz sınavlarla kurumlara dolduran fettullahçılara kucak açma, yıllardır halkımızın doğru düzgün birikim yapamazken Finike’den, Kumluca’dan Harran’a yabancılara satılan araziler, doğrularını İsrail’den Türkiye’ye yapmaya gelenler, Irak sınırında kimlikleri deşifre edildiği için infaz edilen istihbaratçılar, Ankara’da patlayan bombalar, petrol fiyatlarının artışları, Çiftlik Bank’ın tokatçısı, bitkoin vurguncuları vs. daha birçok olayda sorumluluk senin bazısı dediğin insanların değil bizzat AKP politikalarının ve onlara destek verenlerindir.

O manada Zeki efendi senin bazı diye bahsettiğin sıfatları sıraladığın Türk Millet’inin hiçbir kesimine bu lafları etmeye hakkın olmadığını, hatta sen değil kralın gelse böyle konuşmaya hakkın olmadığınızı ben yıllardır söyler dururum. Ta PKK’lıları davullarla zurnalarla sınırdan geçtiği, Barzani’nin başında konfetiler patlatılıp mitinglerde başbaşa oturtulduğu, Özel Yetkili savcı diye gösterilen vatan haini olduğu anlaşılan Zekeriya Öz’ü ilk gördüğüm andan da çok öncesinden beri.

Millet geçim sıkıntısı içinde, kime derdini anlatacak? Sorumluluğu ona buna yıkarak, top çevirerek siyaset yapılamadığını artık halk daha iyi anlıyor, fark ediyor.

Millet çocuğuna iş bulamayacak, geçim sıkıntısı çekecek, moraller bozuk olacak ve bunu kimin nasıl yorumladığına bakılıp söz edilmeyecek mi sanılıyor?

Zeki Canşi ne sen ne bir Allah’ın kulunun milletimizin hiçbir kesimine bu yakıştırmaları yapmaması gerektiği kadar, yazındaki kralı, hizmetkarı ve on köpeğini bilmem ama sen bu yaşa gelmiş biri olarak TÜRK MİLLETİ ne demek zerre kadar anlayamamışsın diyorum.

Yazımı Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘ Ne mutlu Türküm diyene!’ sözüyle bitiriyorum. Türk Milletine saygı ve sevgilerimle.